Trevor Paglen
PROTOTYPE FOR A NONFUNCTIONAL SATELLITE
source: galeriezander
This work appropriates technologies normally associated with militarism and surveillance, asking them to do the opposite of their normal functions. Developed in conversation with aerospace engineers, Prototype for a Nonfunctional Satellite (Design 4; Build 3) is a sculpture designed to be placed into low-earth orbit and reflect sunlight from space down to the earth’s surface. Once launched it would appear as a bright point of light slowly moving across the sky over several months, before burning up in the atmosphere. This spacecraft-cum-art object combines maximum reflectivity with minimum weight, taking the shape of a giant mirror-like sphere.
.
.
.
.
.
.
.
source: adabasini
Kulağa garip geliyor ama gerçek: Dolapdere’de bir uzay aracı duruyor! Gökten inmedi, NASA’nın bu işle hiçbir ilişkisi yok. Jodie Foster’ın ‘Contact/Mesaj’ filminde bindiği uyduyu hatırlatsa da o da değil. Amerikalı sanatçı Trevor Paglen’in ‘İşlemeyen bir Uydu için Prototip; tasarım 4, yapım 3’ adındaki bu devasa heykeli, Protocinema’nın ev sahipliğinde İstanbul ’da. Hazır yakalamışken Paglen’le gelecekte gerçekten de uzaya göndermeyi düşündüğü ‘işlevsiz uzay aracı’nı konuştuk.
Evet. (Gülüyor.) Heykel, dünyanın çemberine kolayca ve ucuzca fırlatılabilecek, uyduya uygun bir model. Devasa duran bu balonun özelliklerinden biri ise görüntüsünün yanıltıcı olması ve çökerken ince kâğıtlar şeklinde dağılması. Balonu çembere yerleştirince genişliyor; genişleyince de gece karanlığında yavaşça hareket eden, kayan bir yıldıza benziyor. Bu deney atmosferde yanana dek 1 ay sürüyor. Hiçbir askeri veya ticari amacı hedeflemeyen bu uydu, uzay mühendisliğini kullanarak yalnızca sanatsal bir bakış açısı yakalamak için yaratıldı.
Dünya’dan çok uzak ve yörüngeye bağlı olan ölü uydular temalı ‘Son Resimler’ adlı projeme hazırlanırken, birçok uzay mühendisiyle tanışma ve çalışma fırsatım oldu. Proje sürecinin en heyecan verici noktası ise mühendislerin sanatsal yaklaşımıydı. ‘İşlemeyen bir Uydu için Prototip…’te de uydunun baştan ayağa bir sanat eseri olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Serginiz ünlü bir sanatçının işiyle karşılaşmayı pek de beklemediğimiz bir yerde.
Heykel/uydu için bulduğumuz yeri çok seviyorum. Dolapdere’de eski bir depo ve tabii ki bir sanat galerisinden çok farklı bir mekân. O kadar virane bir yerde heykel çok daha büyülü duruyor.
Şahane! Sergi alanının seçiminden seyirciye ulaşmaya kadar her şey, sergilenecek işe özel olarak belirleniyor. Çok canlandıran ve heyecan verici, ve elbette dahil olunacak bir şey bu.
Evet, rokete koyabildiğim ve uzaya gönderebileceğim bir uydu yapmayı planlıyorum. Halen prototipler üzerinde çalışıyorum ve her tekrarlamada teknik sorunları çözüyorum. Bu uydu uzayda birkaç hafta kalacak ve sonra gökyüzünde yanıp yok olacak.
.
.
.
.
.
.
.
source: paglen
Trevor Paglen’s work deliberately blurs lines between science, contemporary art, journalism, and other disciplines to construct unfamiliar, yet meticulously researched ways to see and interpret the world around us.
Paglen’s visual work has been exhibited at the Metropolitan Museum of Art, New York; The Tate Modern, London; The Walker Arts Center, Minneapolis; The San Francisco Museum of Modern Art; the 2008 Taipei Biennial; the 2009 Istanbul Biennial; the 2012 Liverpool Biennial, and numerous other solo and group exhibitions.
He is the author of five books and numerous articles on subjects including experimental geography, state secrecy, military symbology, photography, and visuality. His most recent book, The Last Pictures is a meditation on the intersections of deep-time, politics, and art. Paglen has received grants and awards from the Smithsonian, Art Matters, Artadia, the San Francisco Museum of Modern Art, the LUMA foundation, the Eyebeam Center for Art and Technology, and the Aperture Foundation. Paglen holds a B.A. from U.C. Berkeley, an MFA from the Art Institute of Chicago, and a Ph.D. in Geography from U.C. Berkeley. Trevor Paglen lives and works in New York.
.
.
.
.
.
.
.
source: gaite-lyrique
Passionné de géographie, Trevor Paglen ne se cantonne pas à manipuler des cartes. Il est plutôt du genre à enfiler des chaussures de rando pour partir expérimenter les territoires avec dans son sac à dos des livres de types qui ont pensés les espaces physiques et mentaux au XXème siècle comme Lefebvre ou Benjamin. En effet, ses recherches sur les interactions entre architectures spatiales et infrastructures émotionnelles l’ont conduit dans les terres arides de l’ouest américain, là ou presque rien ne pousse. Presque.
« Dans les années 1990, je menais de nombreux projets artistiques sur le thème du système pénitentiaire. Je m’intéressais tout particulièrement au lien entre l’emplacement géographique des prisons et la façon dont elles sont perçues par les individus. De nombreuses prisons américaines, en particulier en Californie, sont très profondément enfoncées dans le désert, loin, très loin du reste du monde. »
L’implantation de super-prisons en zones inhospitalières accroît l’isolement des reclus en les rejetant littéralement hors des villes ; sans droit de cité ni de visibilité. Le territoire est aménagé pour séparer et punir, selon l’expression qui titre la récente thèse d’Olivier Milhaud, elle-même inspirée de Foucault. Dissimulés loin des regards par des kilomètres de néant, ces taules ne se donnent pas non plus facilement à voir quand on se trouve à leurs abords ; mêne quand l’œil, à demi clos par les picotements du sable et de la chaleur, s’est habitué aux ondulations du paysage bouillant. Pour observer ces structures, Trevor Paglen s’est lancé dans l’étude de photographies aériennes. Au cours de son investigation, il se rend compte que les no man’s land de l’ouest n’abritent pas uniquement ceux qui constituent une menace pour la société américaine : ceux qui sont censés assurer sa protection s’y cachent aussi.